MUHABBET PETEĞİ YÜCE ALLAH’IN DİNİNE YARDIM ETMEKTİR

Allah’a (c.c) yardım etmekten maksat, Yüce Allah’ın dinine yardım etmek, onun yayılması için gayret etmektir. Bu da ancak hizmet etmekle olur. Hizmet ise tek başına yapılmaz. Yapılsa da tesiri olmaz, zayıf kalır. İnsan tek başına neyi yapabilir ki? Ancak muhabbet peteğinde, “Birlikten kuvvet doğar” düsturunca kenetlenen müminler, bir araya gelerek büyük işlere imza atabilirler.

Hizmetin yerine ulaşabilmesi için hem birliktelik hem muhabbet gereklidir. Muhabbet peteklerinde ikisi de vardır. Büyük veli Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) buyurur ki: “Ben bu yolu tasavvuf kitaplarından değil halka hizmetle öğrendim. Hayır umduğum herkese hizmet ederim.”
(Muhabbet Peteği, S. Mübarek Erol)

ZİKİR GAFLETİ YOK EDER

İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) şöyle der: “Ey oğlum! Fırsat ganimettir. Sıhhat ve boş vakti de ganimet bilmelidir. Vakitlerimizi Cenab-ı Hakk’ı zikretmekle geçirmeliyiz. Alışveriş dahi olsa dini kurallara uygun olarak yapılan her şey zikir kabul edilir. Bütün hal ve hareketlerimizde dini hükümlere uymalıyız ki bunların hepsi zikir sayılsın. Zira zikir, gafleti yok etmektir.”
(Mektubat, İmam-ı Rabbani (k.s))

YARALI DERVİŞ

“Deniz kenarında, kaplan yarası taşıyan bir derviş gördüm, yarası çok ağırdı, hiçbir ilaç tesir etmiyordu. Uzun zamandan beri bu yaranın acısını çekiyor ve sabrediyordu. Durmadan Cenab-ı Hakk’a şükrediyor ve şöyle diyordu: ‘Çok şükür ki bir belaya uğradım, bir günaha değil. Can dostum bana gücenip ölümüme ferman verse, sakın beni o anda can kaygısı üzer sanmayın. ‘Ne yaptım da yari huzursuz ettim acaba?’ diye endişelenirim.”
(Gülistan, Sadi-i Şirazi)

RABBİM HER ŞEYİMİ MAĞFİRET EYLE

Ebu Musa el-Eş’ari’den (r.a) rivayet edildiğine göre Efendimiz (s.a.v) şöyle dua ederdi:
“Ya Rab, benim hatalarımı, bilmeden yaptıklarımı, işimde aşırı gitmemi ve senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allahım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatalı ve kasten yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle.”
(Buhari)

HANIMLARLA İYİ GEÇİNMEK GEREK

Hace Hazretleri’nin müridlerinden biri anlatır: “Hanımımla tartışıp onun kalbini kırmıştım. Aradan bir müddet geçti. Şah-ı Nakşibend Hazretleri’nin yanına gittim. Hace Hazretleri, ‘Hanımlarla iyi geçinmek gerek’ diyerek bir sohbet konusu açtı. O sırada ‘Benim halimden söz eder mi acaba?’ diye aklıma geldi. Bir ara Hace Hazretleri, ‘Kişinin her konuda olduğu gibi hanımıyla geçim konusunda da nefsine karşı koyması gerekir’ dedi.
O anda ben eşimle yaptığım münakaşanın aslında çok basit bir olaydan kaynaklandığını düşündüm. ‘Telafisi aslında mümkün’ dedim kendi kendime. Kararımı verdim, hanımımın gönlünü alacaktım.
Bu arada Hace Hazretleri sohbete devam ediyor ve ‘Mümkün olabildiğince nefsin payını düşünmek gerek. Noksanlığımız olabileceğini unutmamak lazım. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v) pak zevcelerinin saçlarını mübarek elleriyle tutardı. Saçlarının yıkanmasına yardımcı olurdu. Kainatın Efendisi (s.a.v) elbette bunu bir hikmete bağlı olarak yapıyor, onların gönlünü alıyordu’ diyordu.”
(Ehli Beyt İmamları, Siraceddin Önlüer)