Seyda-i Muhammed el-Konyevi (ks), miladi 1942 yılında Mardin ilinin merkezine bağlı Konaklı köyünde doğdu. Şu an hayatta olup, Konya sivil havaalanı civarında bulunan Reyhani Köyünde insanlara Allah-u Zülcelal'ın emir ve nehylerini anlatmak suretiyle insanların dünyada ve ahirette kurtuluşlarına vesile olmaktadır. Sevenleri arasında Seyda namıyla tanınmaktadır.
Seyda-i Konyevi (ks); anne tarafından Hz. Ömer (ra)'in soyundan olup, daha küçük yaşlarda büyük bir zat ve insanlara hidayet rehberi olacağı belliydi. İlim tahsiline başlamadan önce bir süre kendi keçilerine çobanlık yaptı.
O zaman köyleri kuraklık idi. Keçileri otlatmak için gece yola çıkarken, sabah namazını düşünerek suyunu yanında götürürdü. Herhangi bir sebeble suyu zayi olduğu zaman; "Sabah namazının abdestini nasıl alacağım." diye geceyi uyumadan, hep düşünerek geçirir, epey uzaklıktaki köye doğru karanlıkta giderdi.
Köye gelirken sabah namazının vaktinin geçmesinden, güneşin doğmasından hep endişe ederdi. Köye vardığında ise Allah-u Zülcelal'in bir lütfu olarak henüz sabah namazı vakti girmemiş olurdu.
Seyda-i Konyevi (ks) o günlere dair konuşurken bunların hepsinin Allah-u Zülcelal'in bir ikramı, O'nun bir ni'meti olduğunu ifade etmektedir. Bütün bunları; kendi kemalatı olduğunu açıklamak için değil, Allah-u Zülcelal'in kendi üzerindeki bir ni'meti olduğunu açıklamak için söyler...
Seyda-i Konyevi (ks) daha küçük yaşlardayken bile cemaati kaçırmazdı. Köy halkından o yaştakiler arasında camiiye gelen de yoktu. Köyün imamlığını yapan akrabası, ona nazar değmesinden korkardı. Bunları, hiç kimse ona zahiri irşad yapıp, tavsiye etmediği, anlatmadığı halde ibadetlerine devam ediyordu. Bu da gösteriyor ki bütün bunlar, Allah-u Zülcelal'in ona bir ikramıdır.
Seyda-i Konyevi (ks) bir süre sonra ilim uğruna bir medreseye yerleşti. Medrese günlerinden bahsederken şöyle buyurdu; "O günlerin tadı bambaşka idi. İlim ve din aşkı bizi öyle sarmıştı ki; eve geldiğim zaman, akrabalarımız, ilim ve din aşkından deli olacaksın diye üzülürlerdi."
Seyda-i Konyevi (ks)'nin zahiri hocalarından birisi onun için; "Yalnız o talebeliğin hakkını veriyordu." buyurmuştur.
Seyda-i Konyevi (ks), Muhammed Diyauddin (ks)'in torunlarından molla Takyeddin'in halifesi molla Abdulbaki ve Seyda-i Süleyman Banihi'den de ilim tahsil etti. Birkaç Alimden daha ilim tahsil ederek en son Gavs-ı Bilvanisi (ks)'nin halifelerinden Abdussamed-i Ferhendi (ks)'nin yanına geldi. Onun yanında bir yıl kaldıktan sonra zahiri ilimlerden icazet aldı. Daha sonra Allah-u Zülcelal nasip ettiğinden, Abdussamed-i Ferhendi (ks), onun güzel ahlakından dolayı kızıyla evlendirdi.
Seyda-i Konyevi (ks), Abdussamed-i Ferhendi (ks)'nin yanında iken icazetine iki ay kala şöyle bir rüya gördü; "Şah-ı Hazne (ks)'nin oğlu, Şeyh Aleaddin'nin bir elçisi, şeyh Aleaddin'in; "Ben filan yerdeyim, bekliyorum, acele gel!" dediğini nakletti. Bu rüyanın işaretiyle Şeyh Aleaddin'nin yanına giderek ona intisap etti. Kısa bir zaman sonra Şeyh Aleaddin vefat edince, köyüne döndü. O zamanlar dayısı o köyün imamı idi.
Dayısı görevden ayrılınca, köy halkı ona imamlık yapmasını teklif ettiler. Seyda-i Konyevi (ks) kendi köyü olması sebebiyle ilk önce kabul etmek istemedi. Ancak çok ısrar üzerine onlara iki şart koştu.
Bu şartlardan birincisi; çalgılı düğünlerin terkedilmesi ve kadınlarla erkeklerin bir arada oynamamaları idi.
İkincisi; beraberinde getirdiği talebelerin, bakımının üstlenilmesi idi. Köylüler bu şartları kabul ettiler. Orada küçük bir medrese yaparak üç yıl ikamet etti.
Üç yıl sonra kendi tabirleriyle oradaki nasibi bitti. Köylülerden birisi düğününü çalgılı bir şekilde yapınca, oradan ayrıldı. Bazı geceler hayırlı bir yer ve hayırlı bir nasip dileyerek ağladığı söylenir. Allah-u Zülcelal onun bu duasını kabul etti.
O sıralarda Gavs-ı Bilvanisi (ks) vefat etmiş ve oğlu Seyyid Muhammed Raşid (ks), insanlara Allah-u Zülcelal'in emir ve nehylerini anlatmak suretiyle irşada başlamıştı. Seyda-i Konyevi (ks), Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin daveti üzerine, kayınpederi Abdussamed-i Ferhendi (ks) ile birlikte Menzil köyüne geldi. Yirmi yıldan fazla Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin yanında kaldı ve hizmetinde bulundu. Seyda-i Konyevi (ks) o günleri anarken; "Keşke bütün ömrümüz onun hizmetinde geçseydi." buyurmuştur.
Bazı insanlar, Seyda-i Konyevi (ks)'nin, bazı nedenlerle oradan ayrılma söylentisi üzerine, Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin şöyle dediğini nakletmişlerdir; "Ey Molla Muhammed! Senin Menzilden ayrılman benim yüz ölümüme bedeldir. Ben bulunduğum müddetçe burada olacaksın. Benimle geldin ve benimle gideceksin."
Seyyid Muhammed Raşid (ks), Seyda-i Konyevi (ks)'yi çok severdi. Hatta bazı insanlar söyleyemedikleri meseleleri onun aracılığıyla Seyyid Muhammed Raşid (ks)'e iletirlerdi. Seyda-i Konyevi (ks)'ye; "Seyyid Muhammed Raşid (ks) sizi çok seviyor. Bunun hikmeti nedir?" dedikleri zaman; "O benim kemalatımdan değil, Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin şevkat ve merhametindendir." diye buyurmaktadır.
Seyda-i Konyevi (ks), Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin vefatından sonra bir yıla yakın teberrüken Menzil'de kaldı. Daha sonra Seyyid Muhammed Raşid (ks)'nin işareti üzerine Konya’ya hicret etti. Halen Konya’da insanlara Allah-u Zülcelal'in emir ve nehylerini anlatmak suretiyle onların dünyada ve ahirette saadete kavuşmalarına vesile olmaktadır.
Seyda-i Konyevi (ks), sevenlerine daima Hz. Peygamber (sav)'in ve ashab-ı kiramın yolundan gitmelerini tavsiye etmektedir. Sevenlerine, Allah-u Zülcelal'in rahmetinden, nefsin ve dünyanın kötülüğünden çok bahsettmekteler.
Ziyaretine gelenlere Hz. Peygamber (ks), ashab-ı kiramdan ve ilmiyle amel eden alimlerin ahlakından bahseder ve onlar gibi ahlaklanmalarını tavsiye etmekteler.
Allah (cc) kendilerine sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler nasip etsin. Sevenlerinin başından ayırmasın. Hizmetlerini üzerimizde daim kılsın. (Amin)